31 Mart Gerici Kalkışma

31 Mart Gericiliğinden Güncel Dersler
31 Mart 1325 (yeni takvimle1 3 Nisan 1909) gerici (irtica) hareketinin günümüze yansımaları elerdir.bu hareketten güncelde ne gibi dersler çıkanla bilir.kısaca bunu görelim.88 yıl önce 13 Nisan 1909 sabahının ilk saatlerinde İstanbul’ lular kendilerini dehşet içinde bırakan bir hareketle karşılaştılar.Bu gerici hareketi kısaca özetleyelim:
24 Temmuz 1908 'de ikinci .Meşrutiyet ilan edildi.Bu devrimin eseri diyebileceğimiz anayasa, yeni den yürürlüğe girdi. Anayasanın yeniden yürürlüğe girişinden Padişah Abdülhamit ve şeriatçılar memnun değillerdi.Aralık ayında genel seçimlerin yapılması kararlaştındı.
Seçimlere doğru gidilirken gerici nitelikteki olaylar,birbirini izlemeye başlamıştı.7 Ekim 1908'de Fatih Camii'nde Meşrutiyet aleyhinde bir konuşma yapan Kör Ali adlı cami müezzini. kimi fana tikleri arkasına takarak Yıldız Sarayı'na yürüdü, orada padişahla konuştu ve şunları söyledi:
"Padişahım,çobansız sürü olmaz.Şeriat emrediyor,meyhaneler kapatılmalı,İslam kadınlaı açık saçık sokaklarda gezmemeli,resim çektirmemeli,tiyatrolar kapanmalı."
Yine aynı gün Üsküdar'daki Yeni Camii'nin imam vekili Abdülkadir de bir yobaz kalabalığını arkasına takarak karagöz ve tiyatro salonlarını bastı,perde ve sahneleri yakıp yıktı.Bu olaylar iç ten içe,gerici bir hareketin örgütlendiğini gösteriyordu:17 Aralık 1908'de Meclis-i Mebusan (Millet Meclisi) açıldı.Tanzimat'tan beri şeriat kurallarını ayaklar altına alınıp,dinin elden gittiğini ileri süren,Batılılaşma çabalarına kar ı çıkan bir muhalefet, güç gösterisi yapmaya başlamıştı.
31 Mart olayı bir anda ortaya çıkmamıştır. Aylarca,hatta bir yıl önceden hazırlıklarının yapıldığı anlaşılmaktadır.Bu olayda baş rolü Derviş Vahdeti oynamıştır. Derviş Vahdeti,Kıbnslı bir hafızdır. İngilizlerin yönetiminde çalışmış,daha sonra İstanbul’a gelmiş Volkan adlı karşı devrimci,irtica' yı savunan bir gazete çıkarmaya başlamıştı.No:Bu Gazete Günümüzdeki “Akit” Gazetesidir.
Ayrıca,bu günlerin gerici vakıflarını andıran 'İttihadı-ı Muhammedi Cemiyeti'ni (Muhammed'e bağlılık derneği) kurdu.Derviş Vahdeti,Volkan "da "güdülecek en is betli siyaset İngiliz siyasetidir' diye yazılar yazıyordu.
2 Mart 1908'de  İsmail Muhtar Paşa evinin önünde öldürüldü.Bu olay,faili meçhul cinayet olarak kaldı.31 Mart olayın dan önceki günlerde Volkan gazetesinin yayımladığı yazılar,kışkırtıcı bir nite likteydi.Aynı kışkırtıcı tutumu Serbesti ve İkdam gazeteleri de yapıyordu.
Orduda,askeri okuldan yetişmemiş alaylı dediğimiz subaylar vardı.Şeriatçılar,ordu içindeki bu karşıcı gruplara ve kesimlere sızdılar.Adeta.kalkışmanın tüm koşullan hazırlanıyordu.Rumi takvi me göre mart ayının sonlarına doğru er ve erbaşların 'İttihadı Muhammedi Cemiyeti ııi' destek leyen ve anayasa yanlısı İttihat ve Terakki hükümetini eleştiren mektuplar sürekli olarak Volkan 'da yayımlanmaya başladı.Hemen arkasından.İttihadı Muhammedi Cemiyeti'nin merkezinin açılışı nedeniyle Ayasofya Camii'nde mevlit okutuldu,gösteriler yapıldı (3 Nisan 1909).Olayların bu dere ce yoğunlaştığı bir noktada gerici basının sözcülerinden Serbesti gazetesinin baş yazan Hasan Fehmi Bey,köprü üzerinde öldürüldü (6 Nisan 1909).Bu cinayetin İttihat ve Terakki tarafından işlendiğine dair yaygın bir kanı oluştu.Hasan Fehmi Bey'in cenazesi,8 Nisan 1909'da türbanlı, sarıklı takımın katılımıyla büyük bir gösteriye dönüştü.Serbesti gazetesi "Vatan,bu hainlerin baskı yönetiminden kurtarılmalıdır" diye başlıklar atıyordu.Rıza Nur,Meclis'te katilin neden yakalanma dığını sordu.Bu konuda bir önerge verdi.Meclis Başkanı,önergeyi görüşmek için 10 gün sonraya gündeme aldığını söyledi.Millet vekili Varteks Efendi yerinden,"Öbür cumartesi mi?
O vakte kadar neler olmaz" diye bağırıyordu.Gerçekten üç gün sonra 31 Mart,yani 13 Nisan 1909' da karşı devrim kalkışması gerçekleşti.31 Mart hareketinin içinde dış güçler özellikle İngilizler’ in olduğu daima ileriye sürülmüştür.Gerçekten bu hareketi destekleyen Serbesti gazetesinde Mevlan zade Rıfat,"Bizi bizden ziyade düşünen İngilizler" diye yazıyordu.31 Mart gericilik (irtica) olayının ilk kıvılcımı İstanbul'a getirilmiş olan Avcı taburlarındaki alay lı-mektepli ikileminden ortaya çıkmıştır.
Hareket,4.Avcı Taburu'ndan Hamdi Çavuş'un başkanlığında gelişti.İsyancılar,Sultanahmet'te, Mec lis-ı Mebus an'ın önünde toplandılar.Hükümetin istifa etmesini.ilerici milletvekillerinden Ahmet Rıza,Hüseyin Cahit,Rahmi ve Talat beylerin Meclis "ten uzaklaştırılmalarını,şeriat hükümlerinin noksansız uygulanmasını istediler.Şeriat yandaşlar ı,barikatlar kurup Babıâli çevresinde ve Taksim ile Üsküdar arasındaki kışlalarda şiddetli çatışmalara giriştiler.
Bu arada Laskiye Milletvekili Aslan Bey,gazeteci ve milletvekili Hüseyin Cahit (Yalçın) sanılarak isyancılar tarafından öldürüldü.İstanbul,dalga dalga sarsılıyordu.Şeriat istemleri sembolik bir bayrak gibi dalgalandırılıyordu.Birinci Meşrutiyet'ten (1876) otuz üç yıl beklendikten sonra tekrar yürürlüğe giren anayasa ve özgürlükler elden gidiyordu.Daha fazla beklenemezdi.Rumeli'de bulu nan ilerici güçler,Hareket Ordusu adıyla İstanbul'a yürüdüler.Ve bu gerici 'irtica' hareketini bastır dılar.Şimdi bu olayı güncele bağlayalım.
Yorumlar ve güncelle bağlantılar:
•Bu olay.uçurumun kıyısına gelmiş olan Osmanlı devlet ve toplumunun tamamen yok olmasını önlemek için yenilikler ve çareler arayan Jön Türkler 'e karşı şeriatı geriye getirmek isteyen gerici lerin,bir baş kaldırmasıydı.
•Derviş Vahdeti ve onun liderliğinde gerici gazeteler ve yazarlar,bu hareketin kuramcılığını yapıyor lardı.İttihadı Muhammedi Cemiyeti' de bu hareketi siyasal yönden örgütlemek için çalışıyordu.
•Hareket,gerici ve şeriatçı isteklerin,ordu içindeki 'mektepli-alaylı' ikilemini tahrik etmeleri sonu cunda büyük boyutlara ulaşmıştı.
•Bu kıvılcımın ateşlenmesi için dış güçlerin (özellikle İngilizler) yönlendirmesinde bu hareketin oluşturulduğuna artık kesin gözüyle bakılmaktadır.Derviş Vahdeti'nin kurduğu 'İttihadı-i Muhammedi Cemiyeti' ve Volkan gazetesi,bu dış desteğin iç işbirlikçi güçleri olarak ortaya çıkmaktadır.II. Meşrutiyet hareketine karşı olan,şeriatçı nitelikteki bu 31Mart hareketinin başarıya ulaşması,o yılların emperyalist güçlerinin isteklerine uyuyordu.
•Bu hareket için uzun süren hazırlıklar yapılmıştır.(Camilerde vaazlar,toplantılar,gerici basının tahrikleri gibi...)
•Padişah Abdülhamit'in bu hareketi desteklediği,hatta organize edilmesinde önemli rol oynadığı bilimsel araştırmalarda ortaya konmuştur.
•Şeriatçı güçler 20 gün kadar İstanbul'u kargaşaya boğmalarına karşın,ayaklanmaya ciddi bir ön der bulamamışlardır.
•En önemlisi,tüm gelişmelere karşın,bundan 88 yıl önce,halk,bu harekete katılmamış,destek vermemiştir.Gerçek Müslümanlar bu gerici hareketi desteklemediler,hatta karşı tavır aldılar.
•Bu harekete hiçbir subay katılmamıştır;hatta hareketin yuvalandığı Avcı taburlarından dahi hiç bir subay harekete katılmamıştır.Olay,şeriatçı hacı-hoca takımıyla alaylı adı verilen ve görevlerin den uzaklaştırılan subayların etkinliğinde gelişmiştir.
•Mahmut Şevket Paşa'nın komutasındaki genç kurmay subayı Mustafa Kemal'in de içinde bulun duğu Hareket Ordusu,Rumeli 'den gelerek bu isyanı bastırdı.Bu olay.ordumuzu.o günlerden bugünlere yenilikçi ve laik ilkelerin koruyucusu ve savunucusu durumuna soktu.
Sonuç:
Ülkemizde şeriat istemleri son yıllarda ciddi örgütlenmelere ulaşımı görünüyor.Hatta 'dinci bir yönetime' kanlı mı kansız mı gidileceğini belirten söylemler vardır. Kuvayı Milliye Ruhu ve Misak-ı Milli sınırlarıyla çizilmiş bu ülkede Atatürk'ün koyduğu laik ve çağdaş bir yönetimden geriye dönülemez.Güneşi batıdan doğdurtamaz sınız. Akan bir ırmağı tersine akıtamazsınız.Türk toplumu, daima ileriye gider, gerici (irticai) hareketler asla başarılı olamaz ve halkımız desteklemez.
Bu isyanın merkezi,Tayyip Beyin yapmakta ısrarlı olduğu Topçu Kışlası olduğunu tarihçiler belirtiyorlar…
Kışlanın yeri de,bugün “90 lı Gençler” denilen çevre koruyucuların korumaya çalıştıkları Gezi Par kıdır… Resimde genel hali görülüyor... İsyanın lideri ise,sonradan İngiliz ajanı olduğu tespit edilen Derviş Vahdettin’dir… Taksimde Topçu Kışlasının yapılmasındaki ısrarın ardında gerçeğin ne oldu ğu anlaşılıyor olmalı... En azından tahmin edilebiliyor...
İsyanın bastırılması
Selanik’te toplanan devrimci subayların yönetimindeki “Harekât Ordusu” İstanbul’a isyanı bastır mak için sevk edilir.Ordunun kurmay kadrosu subaylar arasında Mustafa Kemal de vardır.
Harekât Ordusu İstanbul’a gelir,isyanı bastırır,isyancıların merkez ve üs olarak kullandıkları Top çu (Taksim) Kışlası topa tutulur,yıkılır,isyancılar dağıtılır,elebaşları da çeşitli cezalara çarptırılır…
Abdülhamit de tahttan indirilir…
Suçlama başlar…
Bu olay,İttihat ve Terakki mensuplarına karşı suçlama aracı olarak kullanılır.
Bunun nedeni,Topçu Kışlası,Meşrutiyeti ilan eden ve daha sonra Cumhuriyeti kuran kadrolar ve düşünce sahipleri tarafından, simgesel bağlamda,“irticaının merkezi” olarak görülür.Karşı taraf da İttihatçıları düşman...
O günden beri “Siyasal İslamcılar”Topçu Kışlasını“Şeriatın Kalesi” olarak görmüşlerdir.Cumhuri yet idaresi kışlanın kalan kısmını yıkarak yerine gezi alanına dönüştürür...Bugünkü Gezi Parkı olur…
Rövanş almak mı!
Bugün işin temelinde yatan ana sebep nedir?
Hayatı din merkezli olarak düşünen ve dini istismar edenlere paye,itibar,meşruiyet kazandırmak ve tarihi bir olaya bağlı olarak "rövanş" almak için Topçu Kışlasının yeniden inşası öneriliyor olma lı… 
Cumhuriyetten,İstiklal Savaşından,Atatürk’ten ve kahraman silah arkadaşlarından öç almak düş manlık etmek,geçmişten ders çıkarmak yerine kin ve nefret kokan eylemlere girişmek kime ne kazandırır?
Bu hal ve hareketler, geçmişten öç almak,siyasi iktidarın öncülerinin zihniyet defterinde silinme yen amaç olabilir mi?
 Bu izlenimi veren ya da bu soruyu akla getiren bazı somut örnekler var;mesela,İstiklal Savaşın tescilli vatan hainlerinden (mahkeme kararıyla),İngiliz hayranı (İngiliz Muhipler Cemiyeti üyesi) İskilipli Atıf isminin bir devlet kurumuna verilmesi,isyancı Şeyh Sait ve Seyit Rıza’nın (mahkeme kararlarıyla) heykellerinin Tunceli’ye ve Diyarbakır’a dikilmesi, şeriat ayaklanması olan Menemen isyanının yeniden gündeme getirilmesi gibi eylemler geçmişten öç alma eylemleri değil midir. Cumhuriyet düşmanlarının “kahraman” olarak takdim edilmeye çalışılması,tüm söylem ve eylem ler,hal ve hareketlerin temelinde bir öç alma amacı yattığı inkâr edilebilir mi? Vatandaş olarak bun ları görüp sorgulamamak mümkün mü?
Gezi Parkı’nı yıkmanın amacı,işte bu "kaleyi" yeniden ayağa kaldırıp (samimi bir Müslüman ve dindar insan olarak,gerçek Müslümanlığı anlayan,uygulayan mütedeyyin insanlarımızı,ilim irfan sahibi din adamlarımızı din tüccarlarından,yalancı menfaatçi dincilerden,bizi Allah ve Kuranla aldatanlardan ayrı tutarak) tarihteki din tüccarlarına,dinci yobazlara itibar kazandırmak,onları mağdur göstermek,bugünkülere de mesaj vermek;devrimcilerden,cumhuriyetçilerden,dolaylı ola rak ama hedefte Harekât Ordusunda kurmay olan Mustafa Kemal Atatürk’ten öç,rövanş almak değildir de nedir?
Topçu Kışlasının ihyası ve parkın kaldırılarak tahribin altında bu amaç yatıyor olmalı,her ne kadar değişik figürlerle sapmalar yapılsa da millet bunu biliyor, bilmelidir de… Şimdilerde “Kent müzesi” lafları dolaşmaya başladı…
Yalan mı gerçek mi millet karar verir… İşi kamufle etmeye, halkı uyutmaya yönelik manevralar mıdır,değil midir yine halk anlayacaktır… Ve en önemli husus, OTEL ve AVM yapımı için kimler aracı,kimlere söz verilmiş? Rantçı kimler?
Hedefte“Kent müzesi” değil,“Kin müzesi” olma ihtimali çok yüksektir… Bir de ekonomik rançıların ve siyasi ortakların menfaat ucubesi olan gökdelenler... Beton yığınları...
Sonuç olarak;Topçu Kışlası inşasının ardındaki gerçeği anlamak için cumhuriyet düşmanlığı zihni yetini iyi tanımak,anlamak ve bilmek gerekiyor…Ve 'Din Ticaret Marketi' kuran siyasi zihniyetin ekonomik çıkar bağlamında emperyalizme verdiği "hizmet" iyi anlaşılmalıdır...
Bu bir hatırlatma,uyarma,gerçeklerin bilinmesi için sorumluluk görevidir, sadece… Bunu yapmaya çalışıyorum...

Bu Günkü Gezi Parkı (Topçu Kışlasının yerinde )
Topçu Kışlası'nın tarihî anlamı
Gezi Parkı Eylemleri !...
Türkiye’de Gezi Parkı’nın yıkılıp yerine Topçu Kışlası’nın replik asının yapılması tartışmalarında bu kışlanın tarihteki yeri de gündeme geldi.Bu tartışmalarda Topçu Kışlası’nın 31 Mart Olayı dola yısıyla tarihî ve ideolojik bir simge değeri olduğu ifade ediliyor.31 Mart Olayı, 1909 yılında şu an Gezi Parkı’nın bulunduğu yerde yer alan Topçu Kışlası’nda başlamıştı.Padişahın yönetimi meclisle paylaştığı II.Meşrutiyet yönetimine karşı yapılan bu harekete katılan asker ve din adamları ülkenin şeriata göre yönetilmesini talep etmişti.31 Mart Olayı,Selanik’ten gelen Hareket Ordusu tarafından bastırılmış ve II.Abdülhamit, tahttan indirilerek Selanik’e sürülmüştü. Hareketin bastırılması süre cinde en yoğun direnişler Taksim’deki Topçu Kışlası ve şu an İstanbul Teknik Üniversitesi'nin bulunduğu Taşkışla da olmuştu.
'Bilinçaltında Abdülhamit dönemini ihya etmek var'
Çankaya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr.Aykut Kansu,Topçu Kışlası’nın tarihine ilişkin tartış maları şöyle yorumluyor:“Siyasi iktidarın bu kışla projesi ile ilgili ideolojik bir yaklaşımı olma dığını düşünüyorum.Eğer böyle bir düşünce varsa bu mutlakıyetçiliği simgeler ki bu durum çok vahimdir.Belki de bu kışlaya yönelik bir miktar böyle bir düşünce olabilir.Zira bir zamandır Osman lı’yı ihya etme yönünde bir yaklaşım gelişti.Düşünce olarak olmasa da tüm bu yaklaşımlar bilinç al tında Abdülhamit döneminin ihya edilmesinin yer aldığını gösteriyor. Aslında Topçu Kışlası tarihî olarak bir şey ifade etmiyor. Evet, 31 Mart ayaklanması orada başladı ve en son orası düştü. Ama o dönemde Topçu Kışlası ne mutlakıyetçi Abdülhamit yanlıları tarafından simgeleştirildi ne de karşıtları tarafından lanetlenen bir yer oldu.İstanbul’da 1923’ten 1960’lara süren çok büyük ve duyarsız yıkımlar yapıldı. Topçu Kışlası da İsmet İnönü’nün heykeli için yıkıldı. İsmet İnönü’nün sonuna kadar iktidarda kalma hevesi vardı.Ama dönem değişince heykel oraya dikilemedi. Bu kışlanın tekrar ihya edilmesi uygun gözükmüyor. Örneğin Almanya’da Berlin birleşince,daha önce Nazilerin bu şehirdeki Başbakanlık binası tekrar yapılmadı.”
'Kışlanın orijinalinde cami de vardı'
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç.Dr.Mehmet Ö.Alkan,kışla hak kında çok bilinmeyen noktalara dikkat çekiyor.Alkan,“Topçu Kışlası ve hemen parkın arka tarafın da şimdi İstanbul Teknik Üniversitesi olarak kullanılan Taşkışla 31 Mart Olayı’nda en çok karşı koyan iki noktaydı.Olayları bastırmak isteyen Enver Paşa’nın talimatı ile Topçu Kışlası’na yoğun top atışı yapıldı. Bu atışlarda kışla ciddi zarar gördü ve neredeyse kullanılamaz hale geldi. Daha sonra 1939’da da İstanbul’da yapılan şehir planlaması gereği yıkıldı. Kışla ile ilgili çok bilinmeyen iki husus var. Birincisi Kışla’nın orijinalinde bir cami olmasıydı. Bu cami daha sonra yıkıldı. İkinci husus şu: O bölgede bir Ermeni mezarlığı bulunuyordu.Rivayet odur ki 31 Mart Olayı bastırılınca bu olaya katılıp hayatını kaybedenler Ermeni mezarlığında açılan çukurlara gömüldü. Bunlar pek bilinmez. Hükümetin gizli bir gündemi var mı bilmiyorum. Fakat bunları bilen İslamcılar için bu kışlanın tarihî bir önemi olduğu açık” ifadelerini kullanıyor.
'İslamcılığın değil Batılılaşmanın simgesidir'
Son günlerde Topçu Kışlası’nın tarihi ile ilgili yazılar kaleme alan Zaman gazetesi yazarı Beşir Ayvazoğlu kışlanın çokça ifade edildiği gibi İslamcılığın değil Batılılaşmanın bir simgesi olduğunu ifade ediyor: “Bu kışla Osmanlı’nın modernleşmesinin, Batılılaşmasının bir simgesidir. Bu kışlaya sonradan İslamcılığın simge mekanlarından biri gibi davranılmaya çalışıldı ama böyle bir şey geçerli olmadı. Kışla 1940’ta  yıkıldı.Son tartışmalara bakıldığında hükümetin bu projeye tarihî ve siyasi anlamı olduğu için yöneldiğini düşünmüyorum.Bence orası park olarak yeniden düzenlen meli fakat kışlanın kapısı da oraya yapılmalı.”

Kaynak: 
Dr. Alev Coşkun-Cumhuriyet /02.04.1998
Selçuk Oktay / İstanbul- Deutsche Welle Türkçe


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder