Erzurum Kongresi
Erzurum Kongresi 23 Temmuz - 7 Ağustos 1919
Mustafa Kemal Paşa 3 Temmuz 1919'da Erzurum'a geldi.İstanbul'un ısrarla
geri çağır masına olumsuz cevap vermiş,görevden alınacağını anlayınca aynı gün
Paşa da istifa etmişti (7/8 Temmuz).Artık sade bir vatandaştı.Ama bu onu
etkilememişti. İstifasın dan sonra hem Vilâyet-ı Şarkiyse Müdafaa-i Hukuk-u
Milliye Cemiyeti Erzurum şubesi,hem Erzurum halkı,hem de XV.Kolordusuyla Kazım
(Karabekir) Paşa arkasın daydı.
Cemiyetin Erzurum şubesi Mustafa Kemal Paşa'ya gönderdiği 10 Temmuz tarihli
bir yazıyla"Paşa'nın cemiyetin başına geçmesini ve Faâl Heyeti
başkanlığını kabul etme sini istiyordu.Ayrıca Rauf (Orbay) Bey'i de Faâl Heyeti
ikinci başkanlığına getiriyor du.
Mustafa Kemal Paşa'nın önünde yol açılmıştı.Daha önce toplanması kararlaştırılan, fakat diğer illerden delegelerin gönderilmemesi sebebiyle geciken Vilâyat-ı Şarkiyye Kongresi 23
Temmuz 1919'da toplanacaktı.
Kongreye katılmak için bir ilden delege olarak seçilmek gerekiyordu.Fakat
Mustafa Kemal Paşa herhangi bir yerden delege seçilmiş değildi.Cevat
Dursunoğlu,Paşa'nın nasıl delege seçildiğini şöyle anlatıyor:
"Atatürk 3 Temmuz 1919'da Erzurum'a geldiği zaman bütün şark
vilâyetlerindeki ilçe lerin temsilcileri seçilmiş bulunuyordu. Kendisi,
kongreye Erzurum delegesi olarak katılmayı arzu ediyordu.Ona bu imkânı sağlamak
için Küçük Kâzım (Yurdalan) ve ben,Erzurum temsilciliğinden istifa ederek
Atatürk'ün ve Rauf Bey'in seçimini sağl dık."
Yerlerini Mustafa Kemal Paşa'ya ve Rauf Bey'e bırakan Cevat ve Emekli
Binbaşı Kâ zım Beyler,ayrıca sağlanan seçimlerle tekrar delege seçilerek
kongreye katılmışlar dır.
Erzurum Kongresi 23 Temmuz 1919 günü sabah saat 10:00'da Sultanî Mektebi
bina sında toplandı.Cemiyetin Erzurum şubesi Reisi Hoca Raif Efendi tarafından
açılan kongreye 5 vilâyetten 56 delege katıldı. (24 Erzurum,17 Trabzon,10
Sivas,3 Bitlis,2 Van.Elazığ,Diyarbakır ve Mardin'den seçilen delegelerin
kongreye katılmasına Elazığ Valisi Ali Galip engel olmuştur.)
Falih Rıfkı Atay kongrenin toplandığı yeri şöyle anlatıyor:
"23 Temmuz 1919.Pek orta halli bir okul.Yirmiye on iki metrelik
sularında çam tahta larından,halı ve seccade ile örtülü,bir başkan,iki de kâtip
kürsüsü.Gene çam tahta sından öğrenci sıraları.Duvar ve pencereler
çıplak."
Kongre açıldıktan sonra bir başkan seçmek gerekiyordu. Mustafa Kemal Paşa
karşı çıkmalara rağmen kongreye girmişti,fakat bu sefer de başkan olmasını
istemiyorlardı. Bu görüşü savunanların arasında Kazım Karabekir ve Rauf
Orbay'dan başka,Paşa'nın yakınındakilerden Kurmay Başkanı Kazım (Dirik),Hüsrev
(Gerede),İbrahim Tali (Ön gören),Mazhar Müfit (Kansu) Beyler de
vardı.Gerekçeleri,"Mustafa Kemal reis olduğu takdirde İstanbul Hükümetinin
zor kullanacağından endişe" etmeleriydi.Mustafa Kemal Paşa ise şöyle
düşünüyordu:
"Ben behemehal kongreye dahil olmalı ve ve onu idare etmeliydim.
Çünkü, zaman geçirmeksizin,irade-i milli yenin faaliyete geçirilmesini ve
milletin bizzat fiilen ve müsellâhan (silahlı olarak) ittihaz-ı tedabire (önlem
alma) başlamasını temin zarureti ne kani idim.Bu esaslı noktaları,takdir ve
tespit ettirebilmek için,kongrede tenvir ve irşad (aydınlatma ve hazırlama) ve
bizzat idare suretiyle çalışmamı elzem görüyor dum."
Başkanlık tartışmalarından sonra bir delege kürsüye çıkarak"Ben kendi
adıma Musta fa Kemal Paşa'yı tavsiye ediyorum" demiş,Mustafa Kemal
Paşa'nın başkanlığı el kal dırma usulüyle oylanmış ve Paşa çoğunlukla Kongre
Başkanı seçilmiştir.
Başkan seçildikten sonra kürsüye çıkan Mustafa Kemal Paşa verdiği nutukta
işgaller den,Ermenistan projesinden,yapılması gerekenlerden bahsetmiş ve
konuşmasını şu duayla bitirmiştir:
"Cenabı Vahibülamal Hazretleri Habibi Ekremi hürmetine bu mübarek
vatanın sahip ve müdafii ve diyaneti Celilei Ahmediyenin ilâ yevmül kıyam
harisi esdakı olan milleti necibemizi ve makamı saltanat ve hilâfeti kübrayı
masun ve mukaddesatımızı düşün mekle mükellef olan heyetimizi muvaffak
buyursun! Amin."
Mustafa Kemal'in bu duası salonu dolduran delege ve dinleyicilerin yürekten
kopan " Amin"sesleriyle karşılanır.Havayı derin,kutsal bir uğultu
doldurur.Bu alkışlarda kong renin nefsine,görevine olan güven sesleri duyulur
Kongre 14 gün sürmüş,7 Ağustos 1919'da son bulmuş ve şu kararları almıştır:
1-Trabzon vilayeti ve Canik Sancağı ile Doğu vilayetleri adı taşıyan
Erzurum,Sivas, Diyarbakır,Elazığ,Van,Bitlis ili bu saha içinde müstakil livalar
hiç bir sebep ve bahane ile birbirinden ve Osmanlı toplumundan ayrılmak imkanı
düşünülmeyen bir bütün dür.Saadet ve felakatte tam bir ortaklık kabul ve
kaderleri hakkında aynı maksadı he def kabul ederler.
2-Osmanlı vatanının tamamıyla ve bağımsızlığın temini ve saltanat ve
hilafetin, ko runması için milli kuvvetleri etken ve milli iradeye hakim kılmak
esastır.
3-Her türlü işgal ve müdahele Rumluk, Ermenilik, teşkili ve gayesine
yönelmiş kabul edileceğinden,sosyal dengeyi zedeleyecek surette Hıristiyan
halka bir takım ayrıcalık lar verilmesi kabul edilmeyecektir.
4-İstanbul hükümetinin,büyük devletler baskısı karşısında buraları terk ve
ihmal zorunda kalması ihtimaline göre hilafet ve saltanata bağlılık ve milli
hakları temin eden karalar kabul edilmiştir.
5-Vatanımızda öteden beri birlikte yaşadığımız Hıristiyan halkın Osmanlı
Devleti kanunları ile kazanılmış haklarına tamamiyle saygılıyız.Mal,can ve
ırzlarının güven liği zaten dinimizin gereklerinden,milli gelenekler ve
kanunlarımızın temel esasların dan olmakla,bu temel esas kongremizde oy birliği
ile kuvvetlendirilmiştir.
6-Galip devletlerce mütarekenin(Mondros Mütarekesi) imza olunduğu 30 Ekim
1918 tarihindeki sınırlarımızın içinde kalan ve her bölgesinde olduğu gibi Doğu
Anadolu illerinde büyük çoğunluğu Müslümanlar meydana getirir.Kültürel ve
ekonomik üstün lüğü Müslümanlara ait bulunan ve birbirinden ayrılması mümkün
olmayan öz kardeş olan din ve ırkdaşlarımızla dolu ülkemizin,taksimi
görüşünden,tamamıyla vazgeçmek le varlığımıza,tarih,ırk ve dinimize saygı
gösterilmesine ve bunlara aykırı teşebbüsle rin yerine getirilmemesine ve bu
suretle tamamıyla hak ve adalete dayalı bir kara kabul edilir.
7-Milletimiz insan haklarına bağlı ve ekonomik ihtiyacımızı takdir eder.Bu
sebeple devlet ve milletimizin iç ve dış bağımsızlığı ve ülke bütünlüğü
korunmak şartıyla altıncı maddede,yazılı sınırlar dahilinde milliyet esaslarına
saygılı ve memleketimize karşı istila emeli beslemeyen herhangi devletin
ekonomik yardımını memnuniyetle karşılarız ve bu insan haklarına,adalete dayalı
bir barışın hemen kararlaştırılması kamu selameti bakımından kesin amacımızdır.
8-Milletlerin kendi kaderlerini bizzat tayin ettiği bu tarihi devirde
İstanbul Hükü meti’nin de milli iradeye bağlanması mecburidir.Çünkü milli
iradeye dayanmayan herhangi bir hükümetin keyfi ve şahsi karaları milletçe
benimsenmeyecektir.Bu sebeble Mebusan Meclisi derhal toplanmalıdır.
9-Vatanımızın karşılaştığı acılı olaylar ve aynı maksat ile milli vicdandan
doğan irade nin birleşmesiyle meydana gelen kuruluşun adı“Şarki Anadolu
Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adını almıştır.Şu var ki bu cemiyet her türlü
particilik akımlarından uzak tır.
-10-Kongre tarafından seçilen bir “Heyet-i Temsiliye” kabul ve köylerden
başlayarak vilayet merkezlerine kadar bütün teşkilat birleştirilmiştir.
Kongre,kararları kabul ettikten sonra Temsil Heyeti'ni seçmiştir.Fakat bu
heyet hiçbir zaman toplanıp bir arada çalışamamıştır.Oluşturulan heyet
şöyledir:
Mustafa Kemal - Eski 3′üncü Ordu Müfettişi, askerlikten ayrılmış
Rauf Bey - Eski Bahriye Nâzırı
Raif Efendi - Eski Erzurum Milletvekili
İzzet Bey - Eski Trabzon Milletvekili
Servet Bey - Eski Trabzon Milletvekili
Şeyh Fevzi Efendi - Erzincan’da Nakşî Şeyhi
Bekir Sami Bey - Eski BeyrutValisi
Sadullah Efendi - Eski Bitlis Milletvekili
Hacı Musa Bey - Mutki Aşiret Reisi
Mustafa Kemal Paşa'nın 7 Ağustos 1919'da kongrenin kapanışında söylediği şu
sözler dikkat çekicidir:
"...(Erzurum Kongresi) Hassas ve necip bir ruh ve pek salabetli
(sağlam) bir iman ile vatan ve milletimizin halâsına (kurtuluşuna) ait esaslı
mukarrerat ittihaz etti (karar lar aldı).Bilhassa bütün cihana karşı
milletimizin mevcudiyetini ve birliğini gösterdi. Tarih bu kongremizi şüphesiz
ender ve büyük bir eser olarak kaydedecektir."
Hakikaten de Erzurum Kongresi, bütün cihana karşı Türk milletinin
mevcudiyetini ve birliğini göstermiştir.Daha Erzurum günlerinde bunun yankıları
görülmüştür. Erzu rum,hem milletin azminin,hem de Mustafa Kemal'in neler
yapabileceğinin göstergesi olmuştur.
Daha Erzurum Kongresi sırasında,27 Temmuz 1919'da İngiliz Yüksek Komiseri
Calt horpe,Lord Curzon'a gönderdiği gizli telgrafta şunları söylüyordu:
"İngiliz yönetimi,Anadolu'da İstanbul'un yetkisini ve Padişahın
egemenliğini redde den bağımsız ve muhtemelen aşırı ve Avrupa aleyhtarı bir
yönetimin kurulmasına yol açacak biçimde olayların gelişmesi olasılığını göz
önünde bulundurmalıdır."
General Harbord da Erzurum Kongresini takiben Amerikan Kongresine verdiği
rapor da şöyle diyordu:
"Lider Mustafa Kemal Paşa,Çanakkale'de bir kolorduya şan ve şerefle
kumanda etmiş,sabık bir Türk generali olup, keskin zekalı ve çok kudretli genç
bir zattır.Ken dileri bu hareketin başına geçmek için ordudan istifa
etmişlerdi."
Sonuçta,Erzurum'da askerlikten ayrılan,salahiyetlerini kaybeden Mustafa
Kemal Paşa,yine Erzurum'da yeni bir sıfat edinmiş,Heyet-i Temsiliye Reisi
olmuştur.
Kaynakça:
Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk Çizgisinde Geçmişten Geleceğe
Şevket Süreyya Aydemir, "Tek Adam" C.II, s.107, Remzi Kitabevi,
2011
Falih Rıfkı Atay, "Çankaya", s.233, Pozitif Yayınları, 2011
Gazi Mustafa Kemal, "Nutuk" C.I, s.92, Türk Tarih Kurumu, 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder